Öğretmenlik cazip bir meslek haline gelmelidir
Seyir Defteri | Bölüm 139 | 23 Eylül 2010 | 41′ 21”
Bir toplum bütün kurum ve kuruluşları ile birlikte ya yukarıdadır ya aşağıdadır ya da ortalarda bir yerlerdedir. Bir toplumun bazı kurumları yüksek, bazı kurumları alçak olmaz. Bizim toplumumuzun fevkalade doğru çalışan kurumlarla donatıldığını iddia etmek mümkün değildir. Mesela nüfus politikası… Bunun içine doğum ve göç dahildir ve bunlar hükumetin değil devletin işleridir, hükumetler gelir geçer, devlet ebed müddettir, böyle bir devlet politikası oluşmamıştır.
Bizim eğitimimizin de çok iyi olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu kadar çok şikayet edilen bir sistemin doğru olduğunu söylemek mümkün değildir. Düzeltilmesi için bir şeyler yapılmaktadır ama henüz yetmemektedir, inşallah yeter hale gelir. (04:10)
Nüfus politikasından başladık, oradan devam edelim. Efendim, bakabileceğin kadar çocuk yetiştirin. Bir kere burada çok büyük bir yanlışlık var. Çocuğa sen mi bakıyorsun ki? Bu sözde Cenab-ı Hakka bir itimatsızlık var. Her insan rızkı ile beraber doğar. Senin aldığın tedbirler de Allah’ın emrinden gayrı değildir.
Geçenlerde bir arkadaşımız anlattı, validesi vefat etmiş, birkaç gün sonra bir arkadaşı aramış, kusura bakma yeni haberim oldu, Allah sabırlar versin demiş. Akşam arayan kişinin vefat haberini almış o kişi. Hayat dediğin bu kadar basit, gel dediler mi gidersin. Onun için fazla “benle” evlada bakılmaz.
Okul demek bina demek değildir, öğretmen demektir. Çadır kurarsın yine talip olanla veren arasındaki ilişkiyi sağlarsın. Binaya o kadar ehemmiyet verdik ki insanı, hazreti öğretmeni ihmal ettik. Öğretmenlik cazip bir meslek haline gelmelidir. Öğrencilere yardım yerine öğretmenlerin hayat standardını yükseltecek vakıflar kurulması lazımdır. (06:00)
Eğitim kelimesi doğru bir kelime değildir. Biz yavrularımızı eğitmemeliyiz, onlara maarif vermeliyiz. Eğitmek eğitenin sözünü dinleyecek adam yetiştirmek demektir, yani kukla… Kimse kusura bakmasın, sirklerdeki hayvanlar da eğitilirler ama onlara maarif verilemez. Doğruyu, güzeli, iyiyi, yükseği seçebilecek bilgilerle donatılmalıdır. Askeriye eğitim vardır çünkü astlar üstlerin dediğini yapmazsa hiçbir sonuç alınmaz. Orada emir dinlenilecek. Ama bu sadece askerlikte olur.
Öğretmenler arasında yeterince kendini yetiştirmemiş olanlar da var. Onları da tenkit edeceğiz. Lisede edebiyat öğretmeni anlatıyor: Fuzuli Kerbela’da oturuyormuş, susuzluktan yanmış, su kasidesini yazmış. Bir kere Kerbela Dicle nehri kıyısında yeşillik, bol sulu bir memlekettir. Çöl değildir. Su kasidesi de suya yazılmamıştır Efendimize yazılan bir naattır. Bunları bilmiyor hocamız.
Yetişmiş, maddi manevi zenginlikteki aileler yavrularını öğretmen yapıyorlar mı? İmam hatip yapmadıkları gibi. Hep benim çocuğum doktor olsun, mühendis olsun, mimar olsun… Öğretmen veya imam olsun diyen var mı? Dünyevi meselelere çok fazla ehemmiyet veriyoruz. (12:00)
Öğretmenlerin desteklenmesini temin edecek vakıflara ihtiyaç var. Bir takım devlet kuruluşlarının döner sermayeleri var. Mesela YÖK… Özellikle dini musiki meselelerinde bazı yüksek lisans ve doktora talebeleri geliyorlar. Bırakın doktorayı, yüksek lisansı, mezuniyet tezlerinde bile o kadar ahalinin istifade edeceği konularda güzel yazılmış tezler var ki… Maalesef okuyan hocanın, yazan öğrencinin ve kütüphanenin rafından başka kimsenin haberi yok. Niçin ahalinin istifade edeceği konularda yazılan tezleri basmıyorlar bu döner sermaye ile?
Öğretmenlerin kitap temini, araştırma yapmalarına olanaklar, çocukları ile ilgili eğitim masraflarının karşılanması gibi işler için vakıflar olmalıdır. O zaman öğretmenlik cazip bir meslek haline gelir. Öğretmen olmak için okumamış, gönlünü öğretmenliğe yatırmamış ama işi olmayınca bari formasyon alayım da öğretmen olayım… Böyle öğretmenlik olmaz. Bir de her araba kullanandan şoför esnafı olmaz. Esnaflık ayrıdır. Şoför esnafını araba kullanmaktan değil insana nasıl muamele ettiğinden imtihan etmek lazımdır. (22:00)
Okumaktan kasıt nedir?
Dört kitabın manası gizlidir bir elifte
Çün okudun bilmezsin, ha bu kuru emektir.
Sen ilim ilim dersin hoca
Anlatamazsın ilmi bir nice
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
Kıraat kelimesinden hareketle ilk vahiy sırasında Efendimiz’in eline bir kağıt verildiğini, Efendimiz’in de okuma bilmiyorum dediğini düşünüyoruz. Oradaki okumak, kainatı okuyup idrak etmektir. Efendimiz okuma bilmem demiyor, okuyamıyorum diyor. Okuma bilmek harf okumak demektir. Efendimiz harf okumaktan müstağnidir. Bu ilimden kasıt kainatın idrak edilmesidir. (29:00)
Biz sistem itibari ile bedenimizin rahatlığına yönelik her icadı ilerleme olarak görüyoruz. Sanayi devrimi oldu da ne oldu, benim dedem keçede oturuyordu, ben makine halısında oturuyorum. Daha kolay yapılıyor. Ölçü sadece bu mu? Teknoloji bir hizmettir, ilerilik değildir. İlerilik, cemiyet halinde önce insanlarla beraber, sonra diğer mahlukatla beraber yaşamak demektir.
Çocuklarımıza, öğretmenlerimize başarıları kolaylıkla ihsan etmesini diliyoruz Cenab-ı Haktan. Yapılması gereken çok iş var. Milli Eğitime daha fazla bütçe ayırarak çözülecek işler değil bunlar. İnsanlarımızın gönüllerindeki mana bütçesindeki maarif payını yükseltmekle çözülecek işlerdir. (35:00)